5 Kasım 2013 Salı

Bu Pizza Fazla Sanaaa...!

Nasıl özlemle yanıp tutuşuyordum yeni post yazmak için! Sonunda vakit buldum ve başlıyorum. Welcome to Naples. May i have your attention please... 


Uzun ağlaşmalı, bavul toplamalı, koşturmalı bir günden sonra, 3 gün önce Napoli'ye ayak bastım. Havaalanından itibaren başlamak istiyorum ki yeri çok küçük. Havaalanı için fazla kasmamışlar. Tren istasyonunu göreceksiniz vuhuuuu alışveriş merkezi! Aman bizim devlet duymasın. 

Corso Arnoldo Lucci'de bir rezidansta kalıyorum. Rezidans kelimesinin haşmetine bakmayın çünkü odam epey küçük. Ama rahatsız etmediğini söylemek isterim. Ayrıca hem merkeze yakın, hem etrafım market dolu. Ooooh alışverişe doymayayım, sabahlar olmasın! 

Özellikle başta şunu söylemek istiyorum ki buraya gelmek isteyenler için önyargıları kırayım; siz sokağa çıktığınız anda kapkaççılar sizi beklemiyor millet. Ben de ilk öyle sanıyordum ama herkes işinde gücünde. Tabiki diğer yerlere göre tehlikeli fakat İstanbul'da yaşayan insan heryerde yaşayabilir bundan emin olun!


Karşınızda margerita pizza! Buralar hep pizza! 3. gün olmasına rağmen pizzadan baya sıkıldığımı söylemek istiyorum. Yanlış anlamayın dehşet lezzetli pizzaları fakat sürekli heryerde olduğu için insana kısa süre içinde baygınlık geçirtiyor. Deniz mahsüllerinin zengin olduğu yerlerden bir şehir olarak son öğünlerden tercihim hep öyle oldu. Çorbalardan da sadece sebze çorbası var. La Cantina Dei Mille diye bir restorantı var, gidin ve mixed grill sword fish, squid ve lobster dan yiyin. 2 akşam üst üste yedim evet. Ama öncelikle bir pizza yiyin tabiki. 


Çöp konusuna açıklık getirmek istiyorum. Yaa biliyorum pizza fotoğrafından sonra bu hiç olmadı fakat haftasonu belediye işçileri gram çalışmıyorlar. Çöplerde oluyor böyle. Yanlız kokuyla ilgili öyle fazla sıkıntı yok. Her konteynırın dibinde de ayakkabı atmışlar o dikkatimi çekti. Yakında ben de camdan aşşa sallicam zaten çöpleri, o genişliğe doğru gidiyorum. 

İtalya'nın dar sokaklarına ve uyuz park sistemlerine karşın genelde kullanılan araç sağdaki Smart modeli. Yanlız pek erkeklerin kullandığını düşünemiyorum. Gülerim yani. Erkekler takım elbise giyip Vespa kullansınlar ben de çaktırmadan arkalarına otururum. 

İnsanlar siesta yapmaktan ölcekler diye çok korkuyorum. Böyle keyfine düşkün millet ben daha görmedim. Cumartesi geldim buraya, pazar da dahil, sabahları sokaklarda kuş uçmuyor. Ciddi anlamda kuşta yok zaten. Sokak hayvanı çok az;( Aynı günün akşamı çık, insanlar oluk oluk sokaklarda koşturuyor. Ben de bu kafadan istiyorum ya. Alkolün de aşırı ucuz olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Türkiye'de Peroni birasına verdiğimiz 20 Tl ler yere batsın. Burada 1 Euro. Yoksa siz hala 22:00'dan sonra içki alamıyor musunuz.


Burcu'nun odası gururla sunar! Giriş katında ev bulamazsınız çünkü hepsi dükkan ve evler 3. kattan falan başlıyor. İstikbal göklerde! Ayrıca anladım ki buranın havası bildiğin sıcak, en soğuk olduğu zamanı bilemem önümüz kış fakat gördüğüm kadarıyla yağmur da olsa, kasırga da çıksa, polar kazak, yün hırka falan giyilmez mazallah kurdeşen döker insan. Bak bunu ben diyorum, Nisan ayında bile atkısını çıkarmayan beeeen Yaşar Ustaaa... 


Hep Napoli yazınca görünen şato işte burası. İçine henüz giremedim fakat daha buralardayım, o da olur elbet. Bu arada Afrikadan bütün zenciler buraya gelmişler. Her köşe başında tezgah açıp veya yere örtü serip üstünde çanta, cüzdan, takı ve ıvır zıvır birçok şey satıyorlar. Tehlikeli değiller fakat dikkat etmekte fayda var. Dün bitanesi İpad Mini ve İphone 5'i 50 Eurodan bırakıyordu. Şimdi siz düşünün... 


Gelirseniz mutlaka gidilmesi gereken yerler No.1: Fam. Espito Pizzeria. Fotoğrafını koyduğum şatoyu al arkana dümdüz aşşa in, sağ tarafta kalıyor. Olmadı gelirsen bul beni götüreyim seni. O kadar tatlı bir havası var ki, ilk girişte böyle salaş, kötü biryer gibi duruyor fakat oturduktan sonra 2 dakika bile geçmeden ısınıyorsun. He tabi pizzanın tadı da ısınmana yardımcı oluyor. Ben galiba kilo aldım:(

Bu arada her mekanın adında pizzeria geçiyor. Tam neresi nasıl çözebilmiş değilim, artık zamanla. Bar yazısını görürseniz anlayın ki orası kahve satan biryer. Hoş zaten nerdeyse eczanede bile alkol var. Özellikle bira ve şarap! Şunu da anladım ki dolu dolu kahve içmek istiyorsanız sadece "kahve istiyorum" demeyin yoksa onların geleneksel espresso kahveleri geliyor. Türk kahvesinin yarısı kadar, fincanları şirinlere yeter anca ama öyle olduğuna bakmayın fena ayıltır insanı. Öyle de kuvvetli. Ben de geri kalmayıp kendime bir espresso makinesi aldım. Onu da bir postumda nasıl yapıldığını anlatırım. Bir ustalaşayım da.


Çamaşır olayı doğrudur. Ama ben geldiğimden beri, binalarından gözümü alamadım. O kadar harikalar ve sempatikler. Bu fotoğrafları hep girdiğim ara sokaktan çektim fakat ana caddelerde de binalar daha renkli ve düzgün görünse de hiçbir balkondan çamaşır eksik olmuyor. Kıyamam ya. Beni çok büyüledi, binaları öpesim geldi. Öyle her gördüğünüz ara sokağa da cengaver gibi atlamayın önce bir bakın, mesaj atın uyudun mu? deyin.


Sempatiklikten yıkılacaklar üstüme üstüme. Havalara bakarak yürümek istemiyorum fakat binalar bunu yapmama neden oluyorlar. Zaten yine japonlara benzedim, taşının toprağının fotoğrafını çekiyorum. 
Henüz metro ve otobüsleri deneme şansım olmadı. Hem henüz kartım yok hem de yürümek daha hoşuma gidiyor açıkçası. Yok canım kilo vermekle ilgisi yok.. -_-



Evet o yediğim mükemmel deniz ürünlü spagetti buydu. Efendim adresimiz Via Enrico Pessina, 93. Büyük bir meydan var, yat yuvarlan orada.

İnsanları da gayet rahat, özellikle okulumun bulunduğu Via Duomo ve arkasındaki bu söylediğim caddede oldukça cool tiplere rastladım. Kızlı erkekli stylishlerdi! Halkta gayet güler yüzlüler. Yani senin yaklaşımına da bağlı fakat soğuk nevale değiller. Yanlız bizim gibi gelen turistlerin ağzının içine düşmüyorlar ki doğrusu bu. Biz nerdeyse tuvaletlerini bile yaptıracağız. Buyrun efendim buyrun... Tuvalet demişken, dışarılardaki cafelerde klozet kapağı ve klozet yok, sadece iskelet kısmı var. Bilmem anlatabildim mi. Yani havada işi... neyse girmeyeceğim o konuya.


Bu da benim okulumun sokağıymış meğersem. Okul dediğime bakmayın zaten devasa bir kapı (genelde çoğu binaların girişi öyle) girdiğinde geniş bir avlusu var, 3 tarafı apartmanlarla çevrili. Benim okulum için tam karşıya giriyorsun, böyle eski, etrafı açık asansörlerden var. 5. katta falan olması lazım. O kadar karakteristik bir havası var ki.. 14 Kasımda benimsin!


Adım başı bir kilise var, hatta benim kaldığım yerin iki yanında da bir kilise var, çan sesleri çok hoşuma gidiyor. Ama daha güzeli, okulumun biraz ilerisinde Duomo kilisesi var. Milanodaki kadar görkemli değil fakat yine de ona yakın. Zaten binalarn iç tasarımı hepsinde hemen hemen aynı. Altından yapılan oymalar mı dersin, mozaik işlemeler mi, heykeller mi ki heykelin damarını görüyorsun neredeyse. İşte bunlar hep Michelangelo!
Mum dikmeye gittim, döncem. 

Efendim özellikle Napoli'yi beğendiğimi söylememe gerek yok sanırım. Daha kaç güncük buradayım, henüz yeni yeni keşfediyorum fakat şimdiden içine çekti beni. Hüüüpp diye içine çek benii dınınınınını

Pompei ve Roma gezilerim de oldu, bunu da sonraki günlerde sizinle paylaşmak dileğiyle! Bu aralar tavuk gibi erken kalkmak durumunda olduğum için post gecikmesi biraz da bu yüzden oldu. Ciao! 

2 yorum:

  1. burcucum şansın açık olsun.yazılarını takipteyim.....bütün güzellikler ayaklarının altında halı olsun güzel kız öpüyorum seni.

    YanıtlaSil
  2. Harrah's Philadelphia Casino & Racetrack - Mapyro
    The Harrah's Philadelphia 군산 출장샵 Casino 나주 출장샵 & 전라북도 출장안마 Racetrack is a casino, 천안 출장샵 racetrack and gambling property 경상남도 출장마사지 located in Chester, Pennsylvania.

    YanıtlaSil

Style Baby