8 Kasım 2013 Cuma

Pompei'nin Ahlaksızlığını Aldık.

İ.Ö 5000 yıllarında sonrasında yemek içmekten sıkılıp libido da tavan olan halkın, kız, erkek, anne, baba, dede demeden birbirine hallenmesi sonucu tanrıların cezalandırıp Vezüv yanardağını harekete geçirmesi ve rüzgarın Pompei kentine doğru esmesi sonucu insanların yanıp kül olmasıdır diye tabiki de demeyeceğim. Boşuna mı gittim oraya.. 


Babamın panaromik çekmesi sonucu uzayan boyum kalp klasik turist pozum. Pompei'nin birçok girişi varmış biz de bu kapısından girmişiz.(-mişli konuşuyorum çünkü bunu tur bitince öğrendik) Yazının başında söylediğim İ.Ö 5000 yıllarında kurulma bilgisi doğruydu. Eski bir lav tabakasının üzerine kurulan Pompei şehri ciddi ticaret zenginiydi. Özellikle en belirgini zeytin yağı ve şarap. 



Gelelim nasıl yaşıyorlarmış, neler dönüyormuş buralarda...


Turumuzun başladığı yer bu gladyatörlerin antreman yaptığı arena. Buralar eskiden arenaydıııı! Gladyatörler de biliyorsunuz bir nevi köle oldukları için( ki kölelik onların yaşamında da çok varmış) kaldıkları odalar da aileleriyle birlikte gördüğünüz o cüce kapısı. Şirinler halkını geziyoruz galiba diye düşünmedim değil fakat sonradan insanları görünce böyle çokta yapılı bir halleri yokmuş. Tamam kaç yüzyıl önce küçülmüş olabileceklerini de kattım işin içine. 

Sol altta gördüğünüz tuğlalar pompei yıkıldıktan sonra yerine yapılan yenileri. Eskileri de şöyle;

Gördüğünüz yukarıdaki sütunun esas rengi pembedir, hatta bazılarını zengin göstermesi için beyaza boyamışlar. Şöyle ki mermer zenginlik göstergesi olduğu için bazılarında orjinal kullanıp bazılarında ise feyyyk yapmışlar. Napoliye de bu sıçramış olacak ki çoğu kaldırım, taş ve yapılarda mermeri görebilmek mümkün. Pembemsi renk için de kullandıkları kelime "rosso pompeiano"

Çatıları da görmek mümkün değil, çok az yerlerde yıkılmamış çatılar var çünkü yanardağ patlamasından gelen küller çatıları da çöktürmüş. Üstteki arenada da aslında sütunların olduğu kısımların üstü kapalymış.

Benden çok kötü öğretmen olur bu anlatımla. Neyse zaten moda okudum rahat olun gençler.













Evet doğru tahmin ettiniz. Tiyatrolar yani arenalar. Üst fotoğraftaki küçük arena alt kısımdaki büyük. Mermer gördüğünüz kısıma sadece soylular oturabiliyor geri kalanı halktan kesim. 


Daracık daracık sokaaaaklar roberto misket yuvaaarlaaar. Şimdi marketlerine geldik. Girişin dibinde eğer ince uzun bir iz görülüyorsa o demekmiş ki orası market. O da sürgülü kapı. 
"Burayı bok götürüyor" cümlesinin karşılığı Pompei imiş. Bütün tuvalet atıkları falan bu gördüğünüz yollardan akıyormuş. Yüksek taş yapmalarının nedeni de o pislikler ayaklarına gelmesin diye yüksekten yürüyorlarmış. Genişliği iyi olduğundan arabalar da rahat bir şekilde geçebiliyorlarmış. Hadi buradan kurtardılar. Sokağa döşenmiş taşları yine Napolide de görebilirsiniz. Gelin görün yani!

Sol görselde gördüğünüz o kuyu gibi şey un yapma şeysi. Kısacası burası bir fırınmış. Arkada da ocağı görebilirsiniz. Gördüğünüz deliklerden sopaları geçiriyorlarmış ve köleler aracılığıyla bu taş dönüyormuş. Ne çektiniz be köleler heyy beee...
Sağ fotoğraftaki sütun ise Pompei'nin en büyük taşlarıymış. İşe yarar diye çektim açıkçası çok değişik gelmedi pek. Burda bile öküzlüğümü konuşturuyorum.












Gelelim bolluk bereket içinde yüzen zeeeeengin kesimimize. Aslında sadece bunları gösterseydim ne işim var benim fakirlerle. :)) Yok yok neyse dediğim gibi zengin kısmımızın genelde evleri bu şekildeymiş. Hepsi harika manzarası olan bir bahçesi, avlusu, kendi suyu falan herşeyi varmış. Genelde 2 katlı olup üst katında kölelerini tutuyorlarmış. 9-10 tane köleleri olabiliyormuş. Ortada gördüğünüz kısım yağmur suyunu toplayan yer. Bütün evlerin çatılarının da ortaları açık ki su alabilsinler diyeyMİŞ.

Her ailenin kendi isimleri ve sembolleri varmış. Yani sol alttaki fotoğraftaki heykeli gördükleri anda bu altta yazılı aileye ait bir heykelmiş.


Kuyulardan atın beni. Hangi sokakta olduğunuzu bu kuyuların heykellerinden anlayabiliyormuşsunuz. Her farklı heykel yeni bir sokak demekmiş. Kaybolmamak için fena bir yöntem değil ama benim gibi yön özürlü bir insan yaşasaydı orda kesin Pompei dışında bir yerden çıkardım hatta bir bakmışım Vezüv'ün eteklerindeyim.


Bu da çamaşırların yıkandığı bölge. Hazır mısınız söylüyorum, lekeler falan gitsin ve iyice temiz olsun diye işiyorlarmış bildiğin. Alt fotoğraftaki yerde de köleler ayaklarıyla çamaşırlara basıyorlarmış. Veya kenar taşlarda da oraya vurarak yıkıyorlarmış. Fakat daha çok çişin olduğu kısım sağ üst görseldeki yer. Akıyoor akıyooor. Çişşşşşşş.. Büyüyemiycem ben sanırım. Sol görseldeki de suların geçtiği kurşun boru. Maalesef o suyu aynı zamanda içtikleri için, kurşundan dolayı ölenler oluyormuş. Salak anam salak bunlar. Gerçi nerden bilecekler o zaman.


Kızım göster bakiim hamamda nasıl bayılınılır. Baya geniş bir hamama sahipler. Kadınların ve erkeklerin ayrı yerlerde hamamları varmış o zamanda da. Neden ayrı yaptılarsa, zaten cıbıl cıbıl ortada dolaşıyormuş herkes. Gördüğünüz kare taşların orada eskiden buhar varmış, yani buharı alt kısımda sıkıştırıp, küvetlerinde de sıcak su oluyormuş. Bu şekilde sıcak tutuyorlarmış odalarını.


Öhöm öhöm bugün çektiğim karelerden biri. Googledan Vezüv yazıp onu koymaya içim elvermedi. İşte o patlayan yanardağ. Şuan sönmüş, umarım ben buradayken hep sönük kalır. o.O
M.S 70 yılının 24 Ağustos ayında şu görmüş olduğunuz yanardağın patlaması sonucu çıkan kül ve lav karışımı, rüzgarla beraber Pompei şehrini kaplıyor. 2 gün falan sürmüş yanlış hatırlamıyorsam.

Şimdi geldik benim en çok şaşırdığım ilk kısıma. Daha Pompeinin tarihini araştırmadan ve oraya gitmeden, bu taşlaşmış insanları heykel sanıyordum cahil cahil. Sonra öğrendim ki, italyan arkeolog Giuseppe Fiorelli, 1709'da başlanan kazılara, 1860'ta el atmış. Lavlar altında kalan insan, hayvan vücutlarını ve binalarını ortaya çıkarmak için değişik bir yönteme başvurmuşlar. Buldukları parçaların boşluk kısımlarını bulup, oraya delik açıp, boşlukları sıvı alçıyla doldurup, bu vücut ve yapıları ortaya çıkarıyorlar.


Yakından bakınca bir ürkünç geldi. Hatta solda göreceksiniz ki bazılarında kemikleri bile duruyor.


Şimdi bütün tur boyunca en çok ilgimi çeken ikinci yer burası oldu. Çokta güldüm. İnsanoğlu işte ahlaksızız vesselam. Hani yazının yukarılarında sembolik olarak nerenin ne olduğu, kime ait olduğu belirleniyor demiştim ya. Heh işte solda gördüğünüz o çıkıntı askılık değil, pipi! Bu yol da bildiğiniz kerhanelerin olduğu sokak. Bu sokak legalmiş fakat bunu kaçak olarak yapan yerler de varmış.


Şu dakikadan sonra buralar çok ayıplı olacak. Demedi demeyin. Sol taraftaki pipi yine oranın kerhane olduğunu gösteren sembol. Sağ taraftaki ise yerin üstünde. Daha doğrusu yolun üstüne yapılmış oradan çektim. İnsanları yönlendirmek açısından, açısı da ilerisindeki sokağı gösteriyor. Tabiii kafalar anca buna çalışsın sonra gidin sidik içerisinde çamaşır yıkayın!


Yaaa .... Çok zekice birşey aslında. Şöyle ki bunlar evin duvarları üstündeki resimler. Kısaca size menü yapmışlar. Giren müşteri hangi pozisyonu istediğine bu resimlere bakarak karar veriyor. Türkiye uyuma! Sol alttaki de iki pipili adammış. Hey maşallah!


Bu olmadan asla olmazdı bak! Taşlarda sevişmişler iyrenç gibi.


Sevişmeden uyumayalım! Kutu gibi odalar hepsi ve yataklar da taştan. Umarım altlarına falan birşey seriyorlardır veyaa değişik fanteziler olabilir tabii hmm hmm. Sol alttaki fotoğraftan bahsetmek istemiyorum aslında ama aynısı Efes Harabelerinde de vardı; tuvaletleri! Öyle sıçıp gidiyorlar. Hayır o delik neden var zaten yere pisliyorsun. Bunca insan nereye sışacaaaak!


Efendim gezimizi noktalarken sizi bu güzel manzarayla ve pipi makarnalarıyla başbaşa bırakıyorum. Hayır tabiki o makarnalardan almadım. Bir ahlaksızlığımız olduysa mazur görmeyin hepimiz öyleyiz aslında :)

Daha birkaç kısım vardı da çok tarihten sıkılırım ben sonra saçmalarım falan iyice konu dağılır.

1 yorum:

Style Baby