29 Ekim 2013 Salı

Renkli Saçlarını Deli Gönlüme...


Şu renkleri görmezden geliyoruz ya çok üzülüyorum. Fakat son zamanlarda bunun aksini kanıtladık ki dünyayı daha renkli bir hale getirmek için uğraştık, daha doğrusu yaşadığımız yeri. Evet merdivenleri, kaldırımları, taşları boyamamızdan bahsediyorum. İşte renkli bir dünya bunun için güzel. Bir boyandı gözümüz gönlümüz açıldı. 

Hayır buraya sosyal mesaj vermeye gelmedim. Zaten onla ilgili tepkilerimi twitter hesabım üzerinden dile getiriyorum. Buraya; hayatımızda bu kadar zorluklar varken renklerimizin değerini bilelim veee bunları saçımıza uygalayım diye geldim! Kesinlikle bu postta bir baskı olmayacak, sadece beni çok mutlu eden, ileride de yapmak istediğim bir işlemi yazacağım. Benim gibi düşünenler veya anına renk katmak isteyenleri buraya alayım. 


Sanırım üniversiteye girdiğimden beri içimde olan O istek! Saçımı pembelere, yeşillere, mavilere boyamak! Herkes klasik "şimdi ne gereği var iyisin böyle" gibi laflardan ve şu toplum baskısından lanet olsun ki boyayamadım. Sor bana pişman mıyım? Tabiki hayır. Çünkü İtalya'ya gittiğim anda şu sarı saçım rengarenk olacak. Şimdiden kendinizi hazırlayın. Gözüm açık giderim alimallah baykuş gibi kalırım.


Şu güzelliğe bakıpta "hayır ben beğenmedim" demeyin! Yapmayabilirsiniz olabilir ama beğenilir ya ne bileyim... Ben renkleri seven bir insan olarak, bitirme projemde bile rengarenk kumaşları kullanan bir insan olarak, saçım kesinlikle renkli olmalı. Çaktırmadan toplumun baskısına boyun eğmişim teeaallaaam.


Şöyle bir gerçekte var tabi, mesleğinize göre de saçınızı ona uygun hale getiriyorsunuz. Bu çok normal. Atıyorum mavi saçlı bir doktora genelde insanlar olmaz der, yadırgar. Veya mor saçlı bir avukat, belki ofis bile kabul etmez kendisini. AMA eğer özgür ruhunuz varsa, güzel sanatların bir dalında aktifseniz, işte o zaman kimse birşey diyemiyor. Hatta bu saçı gördükleri anda "güzel sanatlardır bu kesin" düşüncesi insanların kafasından geçiyordur emin olun. Orası öyle fakat hiç mi yok böyle renkli fikirleri olan bir mimar veya bir veteriner. Neden yadırgansın ki? 

İşte bunlar hep toplumun sınırlamaları. O sınırların dışına çıktığınız anda siz kendi kişiliğinizi buluyorsunuz. Ben demiyorum ki kafanızı rengarenk yapın. Ama neden ters ters bakar ki insan. Veya benim ennn çok komiğime giden "kesin psikolojik sorunları vardır" düşüncesi. :) Kendi dünyasındadır belki arkadaşım, neden psikolojisi bozuktur damgası vuruyorsunuz. 

Evet kendine getirme bölümü bitti, şimdi sırada en keyif aldığım kısım; hangi renkleri yapabilirsiniz, nerelerden ilham alabilirsiniz kısmı geldi. Ay çok heyecanlı. 



En bayıldığım renkten başlayacak olursak eğer... Pembe! Tabi pembenin tonları da var. Cotton candy, new rose, flamingo gibi gibi tonları olabilir. Onun tablosunu sonra vereceğim. Bir de tabi şöyle birşey var ki bu tonlarda saçlar bana sorarsanız beyaz tenli insanlara daha bir yakışıyor. Koyu tenli olupta renkli saç isteyen olamaz mı herhalde olur sizi çılgınlar. Onlara önereceğim şey daha pastel tonlarda pembe değil de mesela sol görselde Grease filminden "Frenchy" karakterinin saçı gayet uygundur. Verdim gitti! 

Nasıl boyanır kısmından da bahsedecek olursam biraz, öncelikle saçınızı maalesef oriel ile açmanız gerekir. Boyanına saçınıza işleyebilmesi için. Maalesef diyorum çünkü orielden çok çekmiş bir insanım, bir ara saçlarımın beyaza yakın olduklarını düşünürsek... Tabi çok kuvvetli kullanılmasına gerek yok.


Bu tatlara yönelik editoryal çekimlerden de bahsetmek istiyorum. Buradaki model Charlotte Free. Saçı kendisinindir. Bunu belirtmek istedim çünkü genelde çekimlerde ya peruk kullanılıyor ya da geçici saç spreyleri tercih ediliyor. Ve bence özellikle zaten Türkiye için konuşacak olursak üstüne basa basa DENEYSEL konseptlere daha ağırlık vermeliler. Tabiki her çekimin rengarenk saç veya makyajla olması gerektiğini savunmuyorum fakat hertürlüsü lazım çünkü sanatsal ve estetik açıdan bir iş yapıyorsun. Bunun karşılığında dümdüz modeli alıp giydirip süsleyip çekmek artık bana sıkıcı geliyor. Bana kalırsa burada bu renkliliği yapabilecek insanlar çok az, umarım çoğalırlar. 


Öf çok konuştum yine. Neyse işin sektörel kısmını geçtik, ünlülerde de filmlerde veya çekimlerde renkli saçları fevkalade durmuyor da ne yani NE?? Özellikle Mary Kate- Ashley Olsen ikizlerine bayılmıştım. Bayadır arşivimde duran bir fotoğraftı, bugüne kullanmak nasipmiş. Kısmet tabi bu işler! Sanırım onlarınki peruk değildi 2 sene önce falan gerçekten de boyamışlardır. 


Kırmızıyla MORUNAAAA! İğrencim ya gerçekten beni heryerden anfarrow edebilirsiniz sizi anlarım.. Etmeyin tabi. Pembeden sonra en sevdiğim renk lila rengi. Uzun saçta da güzel durmaz diye düşünürdüm ama baya bal dök yala.

Editoryal çekimlerde, saçları bu şekilde renklendirmenin dışında bence makyajda da biraz deneysellik katılabilir. Tabi konsepte göre de değişkenlik gösterir fakat gözlerim hep böyle makyajları arıyor.
Bitirme projemde olsun, önceki çalışmalarımda olsun sürekli kullandığım bu çekimin karelerini burada da bırakmadım, peşimden sürükledim. Projem projem diyorum da bilmeyenler var tabiki de, herkes beni tanımalı gibi bir egom yok allahtan. Şöyle ki bitirme projemin konusu obeziteydi. Bu obeziteye sebep olan yiyecekleri de tatlılardan seçtim. İsmi de Skinny Crime. Şimdi kaptınız mı neden bu çekimleri kullandım;)






Yine yeşillendiii fındııık dallarııı. Ya bu kezoluğumun önüne geçemiyorum ne yapayım ;( 
Fotoğraflardan en beğendiğim yeşil tonu sağ üst fotoğraftaki. Fakat soldaki de fena değil tabi. Ay bana kalsa zaten her ay bir renk yapıcam hadi hayırlısı. 

Gravure Magazine çekimleri. Saç rengine aşık oldum evlen benimle saç! Oha şuan Master of Puppets çalıyor shuffledan ve çok güzel uydu bu karelere. Tamam daha romantikte olabilir tabiki hatta daha seksi bir şarkı ama benim ruhum böyle şuan yapacak birşey yok. 

Ukalalık yapmıyorum kesinlikle ama büyük ihtimalle fotoğraflardan kaynaklı olarak en sevdiğim postum bu olacak çünkü renkli fotoğraflar, görseller görünce içimi bir mutluluk kaplıyor^^













Bu sene de saçımı turuncu yapmak istemiştim, böyle tam portakal, sağ alttaki gibi. Gel gör ki çingeneden hallice, kezomsu birşey oldum. Neyse ki sadece bir kısmına denedikte rezil sondan kurtulduk... Turuncu renk deneyeceğim son renktir o da böyle bir geçmişimiz olduğu için. Bir de tabi pembe, mor, mavi gibi renkler daha kolay boyanabilir olanlar, daha tok renkler çünkü.

Bu konu üstüne de şuan Sephora'nın Eylül 2013 videosunu izledim buyrun siz de renklenin.


Kendim kıyafet seçerken soft renkler tercih etmesem de çekimlerde bu tonları çok beğeniyorum. 

 Buradaki son günlerimde karamsar havamı kesinlikle es geçerek bu yazıyı yazma kararı da aldım, hani öyle de birşey var. İyi ki de yapmışım, insanın içini açıyor bu renkler.

Bu arada şöyle bir dipnot: Saç dışında hayvanların boyanmasına karşıyım. Kedi de öyle değil zaten. Ama o Mısır Çarşısında gördüğümüz, sadece dikkatleri çeksin diye boyanan civcivleri gördükçe içim acıyor... Nasıl bir bencillik, nasıl bir vicdan... Boyadıkları kimyasal da kimbilir nedir yani.

Peki ben böyle renkli saçları seviyorum da ilham aldığım kimse mi yok? Tabiki var yuh yani ezik miyim ben.


Tanımayanlar için; Audrey Kitching! İşte gelecekteki ben, biz, hepimiiiiiz kardeşiiiiiz. Öhöm kendisi pek merifetli. Aynı anda blogger, stylist, designer ve writer. Tabi modellikte yapıyor haliyle. Gece evine girip gizlice saçlarını kesip kendime postiş yapıcam kaçarı yok. 

Çılgınlar gibi takip ettiğim instagramı da: akitching


Bir diğer isim dünya tatlışı, vejeteryan, model, tasarımcı Bonnie Strange. Bir insanın yüzü bu kadar güzel olabilir. (Cara alınmasın) Ama yüzünün yanında saçları benim hayallerimi süslüyor. Her dönem yeni rengiyle instagramında görüyorum. Takip etmek isteyenler: bonniestrange

Saç renginin yanında tarzı da o kadar cool ki... Audrey Kitching'in yanında giyimi daha hmmm ona göre renksiz diyeyim ama çok güzel parçalar seçiyor. Son Gizia markasının reklam çekimlerinde model olmuştu. Instagram'da görmüştüm hatta baya şaşırmıştım. Helal Gizia'ya.


Bunun yanında son olarakta The Shit Shop adı altında hem online olarak hem de mağazasında kendi ürünlerini satıyor. Çok böyle tasarım değeri olan şeyler diyemem açıkçası ama güzel esprili ürünleri var.

Renkli saçlar moda ki yazıyorum zaten, öyle old fashion şeylerle işim olmaz benim. Atarın dibindeyim vay anasını. Yok ya şaka bir yana gerçekten de çoğu markanın defilelerinde kullandığını gördüm. Öyle ki birini çok beğendim. O da Givenchy'nin Sonbahar/Kış 2013 sezonunda gördüm.



Bana bir yandan 20'lerin saçlarını hatırlattı bir yandan da heykelimsi bir görüntü vermiş. Katı bir görüntü. Açıkçası tasarımlardan çok saçlara dikkat eder oldum son zamanlarda. Tabi bu değil ki saç tasarımcısı olucam, bırakalım herkes mesleğini yapsın beyler. 


Soldaki görsel de 2 sene önceki Chanel'in defilesi olması lazım yanlış hatırlamıyorsam. Sağ fotoğraftaki defileyi bilmiyorum fakat model Lindsey Wixson. Tam bir London Look'a sahip kendisi. Şöyle izah edeyim baya ayrık dişleri var. Like a Madonna. Tim Walker'ın Vogue Italia için çektiği Like a Doll çekimi harikaydı.


Kusura bakmayın ama Lady Gaga'yı es geçemezdim. Kadın tarzıyla, hareketleriyle zaten bir olay, saçlarından da ben bahsedeyim dedim. Turkuaz saçına özellikle bayıldım, laykladım. 


Buyrun bu da yakından. İlk turkuaz saçını Lady Is A Tramp klibinde görmüştüm. Tanrım çok klas. Tonny Bennet ile söylemişti. İzlemeyenler varsa hiçbirşey için çok geç değil. 


Şimdi bayılazaaaaam. Bir de kendimden geçeceğim. Riyannayla yan yana saç renklerinin uyumu kalp ben. Yok yok bu tarza ben de başlamalıyım sarı sarı nereye kadar. Anca ya Gülşen'in "gel gel sarışınım geeeel" şarkısı söyleniyo ya da Mahsun Kırmızıgül'ün "sarıı sarııı kimin yarııııı" diye geliyolar. Kurtulmam lazım bunlardan.


Yorrr soo hipnotayzingg! Katy Perry eskiden iyiydi ya ya da bize öyle geliyordu bilmiyorum ama Roar şarkısı ve klibiyle beni kör etti, 5 duyu organımı felce uğrattı. Lakin bu saçlarından vazgeçmez ise hala benim semptaimi kazanabilir. Şimdi hava durumu... 


Derin bir iç çektim. Bir tek renkli saçlara bakarken ben sapıklaşmıyorum değil mi? Başkaları da vardır yani benim gibi. Üstlerde saça nazaran makyajın da daha renklendirilebileceğini söylemiştim heh bu da onun örneği mesela. Sol üstteki close-up gibi...


Şiki şiki babaaa... Makyajlara bir örnek daha. Yağlı boyayla girmişler modele gibi. Yanlış anlaşılmasın çok beğendim.


Ben anca saçımı böyle yapabildim. Garanti bonusu oldum ama şimdilik elimden bu geliyor. Ah siz ben gittikten sonra bekleyin, sırma sırma pembe saçlarımı yazacağım. :)


Benim gibi sadece perukla yetinmeyip, geçen yaz aylarında Work and Travel için gittiği Amerika'da saçını böyle güzel bir maviye boyatan Kerem Bilgiç'i unutamazdım! İlk gördüğümde baya kıskandığımı itiraf ediyorum ve kendilerini öpüyorum ama boyama sırası bende artıık. Başka renkleri de denemesi dilekleriyle.. ;)

Bu arada böyle sizi özendirip yazıyı kuru kuru bitirmek istemiyorum. Saçınızı bu şekilde boyamak istiyorsanız Manic Panic sitesini öneririm size. Yurt dışında olanlar da buradan bakabilirler.


Hayattaaan rengi alııın geriye neyi kalır kiii? Belki bu yazı kalır. 
Sevgiler.

27 Ekim 2013 Pazar

Legen - Wait for It... - Aile Babaları!

Tabiki posta "evli, mutlu, çocuklu" başlığı atmayacaktım deli misiniz. Öncelikle gitme zamanım yaklaştığı için duygusal bir yapıya bürünmüş olabilir ve o duygusal anımda Neil Patrick Harris ve David Burtka çifti gözüme takılmış olabilir. Ve onların inanılmaz ötesi şirin harikulade tatlılıktan ölünülcek sarışın ikizleri... Duygusal oluşumu şuradan vurguladım, çocuklar genelde ilgimi pek çekmez, sevmeyi bile beceremem artık siz düşünün, ama bu iki aile babası ve ikizleri AMAN TANRIM dedirttiler bana. 


Neil Patrick Harris'i herkes zaten How I Met Your Mother dizisinden biliyor. David Burtka da aktör olmasının yanında aynı zamanda çokta iyi bir aşçıymış kendileri. Gastronomiden diploması bile var beyler yavaş olun. Ayrıca HIMYM dizisinde "Scooter" rolünde zaman zaman görüyorduk onu. Hani şu liseden Lilly'ye aşık olan takıntılı çocuk. Daha da hatırlamadıysanız açın izleyin artık. 

Derin nefesler alıp yazmaya çalışıyorum. Bu kadar inanılmaz olamazlar ve resmen gözümdeki örnek çiftler! Aşklarının nasıl başladığına gelecek olursak, 2004 senesinde, NPH bir arkadaşıyla buluşmaya giderken, orada David Burtka ile tanışıyorlar. Ortak arkadaş durumu anlayacağınız. Ah şu ortak arkadaşlar... Ama o zamanlar David Burtka, Lane Janger ile beraber, üstüne bir de iki çocuğu var. Neyse ikilimiz arada yine buluşmuşlar fakat NPH'in OUT dergisindeki röportajında dediğine göre ilk görüşünde çok etkilenmiş James Dean'e benzetmiş. 
Sonrasında David-Lane çifti ayrılınca olmuş mu size David-Neil çifti. 2004'te ilişkileri başlayan çift, beraberliklerini 2007 Emmy ödüllerinde açıklamışlar. Soldaki fotoğraf zamanı yani. Onun da öncesinde 2006 senesinde David Burtka evlenme teklifi etmiş, gizli nişanlanmışlar. 24 Haziran 2011 senesinde de NY'taki gay evlilik yasası onaylanınca ver eliniiii... 

David Burtka aileye çok önem veren biri olduğu için, Neil Patrick Harris'e ilk sorduğu soru çocuk isteyip istemediği olmuş. Bu konuda hemfikir olduklarından şimdi devreye şu iki minnoş giriyor;

 Ayyy dağlara taşlara! Postun başında söyleyecektim bak bu yazıyı okurken, dil ısırma, popo kaşıma, 41 kere maşallah deme ve ekranınıza tükürme işlemlerini yapmadan okumayı bitirirseniz ve nazarınız değerde onlar ayrılırsa iki elim yakanızda a dostlar! Çocuklara da birşey olmasın tabiki. Buralar birazdan aile çay bahçesi olacak. hajhdgajhsg yok yok çok sempatikler.

Taşıyıcı anne yöntemiyle, 12 Ekim 2010 senesinde doğmuş bu tatlışlar. Gideon Scott ve Harper Grace <3 Gideon'ın ismini ressam Gideon Rubin'den, Harper'ın ise çiftimizin en sevdikleri roman olan To Kill a Mockingbird'ün (Bülbülü Öldürmek) yazarı Harper Lee'den almışlar. 

Taşıyıcı annenin yumurtalarının birine NPH'in spermini birine de David Burtka'nın spermini enjekte etmişler. Hangi bebiş hangisininkinin bilmiyorlar ama çokta bu konu üstünde düşünmemişler. 






İkizlerle sürekli dolaşma halindeler. Dünyayı gelin görün çocuklarım şeklinde yani. Sol fotoğrafta tam bir biblolar ya, ya da hap gibi yutucaksın hemen ohh. Tarihe geçsin bu yazım! Burcu bebek sevdi! Sağ fotoğraftaki gözlük uyumlarından içim kamaştı. Böyle stylish bir aile olamaz sanırım. Bu arada Neil Patrick Harris'te David Burtka'da ikizler burcuymuşlar. Hala bir umut var! 

Bu arada erkeklere yönelik yazdığım nasıl giyinilebilir postlarını sallamadıysanız, ben ne uğraşıcam yaee dediyseniz eğer, buradan vurayım sizi, işte böyle de kolaylıkla şık olunabilir. Tek ihtiyacınız güzel bir spor ayakkabı, vücuda uygun kot pantolon, t-shirt ve gömlek. Lakin öyle dümdüz şeyler almayın bir esprisi falan olsun. Hadi bari bunu yapın ya...


Ben galiba Harper'ı kaçırıp onun yerine geçicem. En kötü aradaki farkı anlarlarsa Harper benim kızım olur. Nolcak ki benzemiyor muyuz zaten? 

Fotoğraflara bakarken ağlayasım geliyo iyi değilim ben sanırım..
HIMYM dizisinde über çapkın Barney Stinson rolünde olan Neil Patrick Harris, gerçek hayatta tam tersi bir kişiliğe sahip. Aşık bir adam, ikizlerin sevgi dolu babası, sadık bir eş... Evladiyelik yemin ediyorum. Ve düşününce gerçekten dizideki rolünü takdir ediyorum, çünkü bu kadar zıt karakteri oynayıp bu kadar başarılı oyunculuk çok az olur. 


Gay ilişkiler için bir poster olmak istemiyorlar daha doğrusu ikonik olmak istemiyorlarmış fakat birçok gay insanların yaşamlarına ışık tuttukları da bir gerçek. NPH'in ilk gay olduğunu öğrendiğim zaman bir süre inanamadım ama hiçte garip gelmedi aynı zamanda. Sonra fotoğraflarına baktıkça dedim gerçekten örnek bir aile. Ve dünyanın en şanslı çocukları da onların. Açıkçası böyle iki babam olsun isterdim. Gayleri dışlayanlar için gelsin bu kısım... 


Tamam kendinizden geçebilirsiniz. Ben geçtim çünkü. Dişlerimi sıkıyorum ya yok böyle birşey! Özel günlerde ikizlerine hep o güne özel bir kostüm giydiriyorlar. (St. Patricks day, paskalya...gibi) Yani benim böyle çocuklarım olsa gün mün beklemem hergün giydiririm. Kılıktan kılığa sokarım, şaklaban ederim zavallı çocuğu. Oğlum çok komikler yaa...


Cadılar bayramında konsept belirleyip bütün ailenin ona uygun giyindiği aile; aile gibi aile! Sağ alttaki de son hallerinden. Alice harikalar diyarında kafasında giyinmişler. 


Gideon ikizlerin sakin olanıymış ve çiftin dediklerine göre dünyadaki bakılması en kolay bebekmiş. Geğiriyomuş falan ama sorun değil ne güzel içinde kalacağına dışarı çıksın. Büyüyünce tabi bu huyunu derinlere gömsün. Harper ise huysuz, biraz da şımarık kızlarımızdan. Zaten fotoğraflardan ikisi de kişiliklerini ele veriyorlar. Olsun böyle kızım olsun ben huysuzluğuna da katlanırım.


Hıı işte böyle yat günleri falan var. Ne kıskanıcam ya onların yatı varsa benim de sandalım var. Neyse o da yok.. Bu çocukların psikolojisini düşünemiyorum ben, ağlama lüksleri yok yani nereye ağlıyosun ya. O kadar ağlıyorsan da bırak ben geçerim diyorum yerine. 
Bırakın ben doğurmaya gidiyorum! 


Smurfs 2 filminin galasından.. Anneler, babalar, çocuğunuzu cool giydirmek istiyorsanız Suri muri yalan, Harper'a, Gideon'a bakın. Ben de iyice aile boyu stil danışmanı olucam sanırım. Dedeler, nineler..!! hahahah


Ruh ikizine inanıyorum. Açık konuşucam, iki erkeğin öpüşmesini görüpte ıyy demediğim tek fotoğraf bu oldu. Görsellik, estetik meselesi tabi. Yanlış anlaşılmasına gaylere ıyy demiyorum.  


Al Abidin, sen mutluluğun resmini çizemeden ben fotoğrafını koydum.

24 Ekim 2013 Perşembe

"Yolculuk Ne Zaman?" Sorusu Sendin Aşkım

Hoşçakal kelimesinin harfleri bile bana hüzün verirken, insanlar bunu yapmayı nasıl başarıyor. Herhalde baya zorluyorlardır kendilerini. Vedaları da sevmem ayrılıkları hiç sevmem, eskiden bile bir yerden ayrılırken ağlamalar basardı. Yok karamsar bir post yazmayacağım merak etmeyin, yazmakta istemiyorum zaten ama bir an geliyor ki ayrılmak gereken zamanlar oluyor. 

Bavuluma sadece kıyafetlerimi değil buradaki hayal kırıklıklarımı, aşklarımı, mutluluk ve hüzünlerim için ağlamalarımı (gerek böğürerek ağlamalar olsun), heyecanlarımı, değerlerimi, yorgunluklarımı, endişelerimi yani kısacası bana bunların hepsini yaşatan kişileri ve yerleri de yanımda götürüyorum. Kesinlikle Napoli benim için 2. bir hayat olacak, yeni bir nefes olacak fakat bunları yanıma almazsam tecrübelerim boşa gitmiş olur. İnsan hayatta ne yazık ki sıfırdan başlayamıyor. Başladığını sanıyor sadece. 

Bu postu yazarken yaklaşık 9 günüm kaldığını hesapladım. 8 bile olabilir.. Haziran ayıydı sanırım okulumun ne zaman başlayacağını öğrendiğimde (13 Kasımda başlıyor) yuh dedim çüş dedim başlamasaydı daha iyiydi dedim ama gel gör ki o dediğim günler su gibi aktı gitti. Ben ne zaman mezun oldum, ne zaman tatil yaptım nerelere gittim ettim sanki hepsini 1 güne sığdırmış gibi hissediyorum. Yanlış anlaşılmasın günlerin çabuk geçmesini gitmek istememem değil aksine aşırı heyecanlıyım, yeni bir kültürü deli gibi merak ediyorum, sadece hani özlersin ya.. Bu özlemeler olmasa da hiçbirşeyin anlamı kalmaz gerçi... 

Arkadaşlarımın hepsiyle görüşmeye çalışayım diyorum, ne kadar çok görürsem o kadar iyi diyorum fakat hiçbiri yetmiyor hiçbir zaman da yetmeyecek.

 Şimdii şöyle de birşey var; https://www.facebook.com/events/567630013292072/ Bu cumartesi akşamı için... Son kez toplaşalım teletabi olalım sarılalım sıkı sıkı dedim. Ve ciddi anlamda herkese kapılar açık, "benim ne işim var" diye sorgulamaya başlamadan atlayın bir araca ve gelin:) 


Gün gelecekteki gün 2 Kasım. Hoşçakalın diyeceğim sandınız dimi köfteler sizii ama hayır kimsenin yakasından düşmeyeceğim hajhgfjahd Sii yuu!

22 Ekim 2013 Salı

Trendler İçinden Bir Sizi Seçtim

Konuya hızlı bir giriş yaptım ve önermemi söyledim. Erkek madem cesur oluyor bunla övünüyor o halde giyimde de cesaretini konuşturmalısın demiş ünlü düşünür Burcu Erim. 

Hani her sezon bağğzı kişilerin belirlediği sezon trendleri vardır ya, moda çekimlerinde veya trend map hazırlamak için kesinikle takip ettiğim fakat günlük yaşamda hayatta dönüp bakmadığım bir olaydır. Hangi rengi aşeriyorsam onu giyerim. Ya da o gün kendimi hangi renk hissediyorsam. 

Gelin görün ki bugün trendlerden bahsedeceğim. Fakat erkeklerin spring 2014 trendinden. "Amma çelişkili insansın" demeyin çünkü bunu erkeklerin ufkunu biraz daha açmak için yazıyorum. Kızlar zaten takip ediyorlarsa trendleri biliyorlardır. 




-Sen Kimlerdensin? +50'lerden:



Herrr zaman olduğu gibi bu sezonda da geçmişe geri dönüş var. Zaten moda dediğimiz olay da tarihin tekerrür etmesidir. Tabi her seferinde farklı yorumlar katılarak. Yüksek beli görüp bayılan erkeklerimiz olmuş, bayılmasınlar çünkü zaten bu anlattığım trendleri birebir gidip uygulayın demiyorum. Sokak stilinde de kendi yorumunuzu katabilmeniz çok önemli. Ucundan kıyısından benzetebilirsiniz daha stylish olmak açısından. 

Retro giyinmeyi sevenler için çok güzel bir ilham kaynağı. Bu trendde paçalar ya boru ya da bol kesim olarak geliyor. Çok dar giyemeyenler için kilosundan dolayı iyi bir seçenek. Sadece kumaş pantolonla kalmayıp kot pantolonu da bu şekilde yorumlayabilirsiniz. 

Büyük çantalar da bu trendin bir parçası. Biraz bavul gibi dursa da eğer çok hareket halinde bir insansanız ve birçok yere gitmeniz gerekiyorsa iyi bir destek. 
"Kafam girer buna bu ne be" diye düşünenlere yeminlen kafa atarım. Deneyin ölmezsiniz cümlesini vurguluyorum!


Çok kıllı erkeklerimiz lütfen sol görseldeki yaka açıklığını yapmayınız. Kazak üstüne gömlek giymiş gibi ayyy bayılazamm... Olayı kavradığınızı düşünüyorum.. Yüksek beli ne kadar kızlara şiddetle öneriyorsam erkeklere de öneriyorum. Sizin boxerınızı görmek zorunda değil bu gözler! 


Turtle neck yani boğazlı kazak dediğimiz olay tam da bu 50li trende uygun bana sorarsanız. Eğer geniş yakalı tshirt veya gömlekten kaçmak istiyorsanız boğazlı kazağa sığının. Çok klas duruyor. Ve evet renk renk renk RENKLİ OLUN... Sakinim ok..

50lilerin tarzında tasarımlarını yapan birkaç markayı saymam gerekirse; Missoni, Bottega Veneta ve Micheal Kors. Daha fazlası vardır eminim ama bu markalara öncelikli bakabilirsiniz. 

Alfred Bana Oradan Viskimi Getir: 



Trendin adı Dandy Man olarak geçiyor fakat açıklamak gerekirse bu tam "röpteşambırımla gelsem sana" yani. Romantik, elegant ve biraz züppe bir stil. Yüzde bin beşyüz bunla ilgili bir geyik olacak fakat bu tarzı ben normal hayatında da zaten formal yani daha resmi giyinenlere yakıştırırım. Veya özel biryere giderken belki de bu trendi uygulayabilirsiniz. 

Stilin esas kumaşları ipek ve satendir. Tabi siz bu kumaşları sevmiyorsanız başka fakat bu kumaşları kullanmadan da tabiki bu stili kendinizde uygulayabilirsiniz.  

Bu trend için ben "like a sir" diyorum. Böyle tam tepeden bakan bir haller. Allahım hiç bu tarz arkadaşım yok kısmet kesin İtalya'ya. Bulacam sizi kıvrık paçalılar.


Makosen veya loafer tarzı ayakkabılar giyebilirsiniz. Yelekleri de es geçmeyin derim erkekte çok şık bir görüntü oluyor. Göbekli erkeklerimiz giymesin tabi o düğme patlayıp gözümüze falan girebilir. Cep saatiniz de olmak zorunda değil sadece giyin.


Dostum Dandy man deriz de Robert Downey Jr. olmaz mı bir de Sherlock Holmes karakteri tam da anlattığım stile uygun. Mesela kravat veya papyon takmak istemeyenler için saten eşarplar tam da size göre. Adama bakmalara doyamıyorum... 

Bu stilde çalışan markalar; Haider Ackermann, Berluti, Armani, Maison Martin Margiela, Hermes.


Bermuda Herhalde, Şort Olan: 



Boyzz boyzz boyzz! Bir bakıma basket şortu gibi diyebilirz, hacimli, uzun ve geniş kesimi olan. Buna alternatif olarak bej veya beyaz renkler olmaz zorunda değil ve paçalarını kıvırarak da giyebilirsiniz. Söylediğim tabi ince bacaklar için geçerli. Roberto Carlos bacaklılar; dar pantolon giyeniniz varsa çıkarın atın yakın yıkın. Çünkü açık konuşuyorum çirkin duruyor üstünüzde... 


Oğlum kimse erkekleri düşünmüyor çok üzülüyorum. Neyse bu trendi sokak stiline uyarlarsak eğer daha formal olanlar için bu tarz önerebilirim. Tekrar söylüyorum kalın bacaklılar daha bol giyiniz lütfen. Kumaş pantolon - ceket giyiyorsanız da ayakkabı olarak spor giyebilirsiniz kesinlikle çok şık duruyor ve resmii görüntünüzden ödün vermiyor.


Daha casual veya rahat giyinenler şöyle gelsin. Paçaları kıvırın derken bundan bahsediyordum. Bir tüyo daha; kalın bacaklılar kargo şort yani geniş veya çok cepli şort giymesinler. Daha kalın göstermekten başka bir işe yaramıyor. Gören de beni bacak fetişisti sanacak. Yok öyle birşey arkadaşlar. 





 Bermudaların altına ne gider biliyor musunuz? Şu soldaki tarz botlardan. Bermudanın altına giymeyecekseniz de gardrobunuzda bulunması gereken veya ayakkabılığınzda diyeyim bulunması gereken bir ürün. Şahsen bende de var. Hem çok kurtarıcı hem de çok şık duruyor ayakta. Daha çok dar paça pantolonun altına tercih ediyorum. Siz de beyler deneyin, paçanız çok dar olmasa da olur.





Ayakkabıdan söz açılmışken bir de ne güzel olur biliyor musunuz; şu sağda gördüğünüz botlar. İnanılmaz güzel duruyor, kendime göre bulduğum gibi alacağım. Rengini bulamadım fakat su yeşili de çok güzel. Türkiye'de bulabileceğiniz daha doğrusu bakabileceğiniz markalar; Hotiç, İnci, Elle, Divarese, Harvey Nichols (arkadaşımdan öğrendim:)). Aklıma gelenler bunlar. Heryerde de maalesef yoklar. 

Bermuda trende uygun çalışan markalar; Alexander Mcqueen, Jil Sander, Iceberg.











Yine Mi Çiçeğiz: 



Bağırışmalar duymak istemiyorum. Ben ne giyicem bunu yaaeee hele hiç duymak istemiyorum. Genelde defilelerde podyuma çıkan tasarımlar evet çok erkeklere uymayabiliyor buna katılıyorum ama açık görüşlü olmakta fayda var. 

Havaide gibi gezmeniz gerekmiyor tabiki ama son sezonda buna uygun gayet tadında ürünler çıktı. Kaldı ki öyle de gezebilirsiniz, orjinal insanlar görmek her zaman hoşuma gidiyor. Ama Türkiyede olduğumuzdan ve geneli baz alarak yazdığımdan böyle konuşuyorum. 


Bu trendi ilk gördüğümde aklıma Kübalılar gelmişti sonra da bu fotoğrafı buldum. Özgüveni olan erkekler; böyle giyinmenizde hiçbir sakınca yok! 


Özgüveni az olanları böyle alalım. Ah ülkede Urban Outfitters olsaydı ne olurduuu! Ben size alır alır yollarım İtalya'dan muhahaha. Bu görseller o markaya ait fakat sizin de arasanız bulamayacağınız tarzda t-shirtler değil. 


Çok güzeller ya ilkbaharda giymeye başlayın da içimiz açılsın. Sırf t-shirt değil gömlek niyetine de giyebilirsiniz. Pano desen de olabilir yani. Ya sadece omuzunda ya da sırf önünde kare şeklinde.. Burada pantolonunuzda eminim istemezsiniz çiçek deseni fakat giyen giysin abi gelip alnından öpücem!

Markaların birkaçı; AMI, Dries Van Noten, Alexander Mcqueen, KOLOR, Gucci ve Marc Jacobs.

Yumuşatıcı Serinlik: 



Marjinal olucaz diye yazdığım başlığa bak. Neyse çaktırmayın birşey bulamadım da bunu yazdım. Sıradaki trendimiz salaş severlere gelsin. Gerçekten de yumuşak kumaşların ve akışkan çizgilerin (hahhahgashdg) stili. 


Bana soracak olursanız düz pantolonların yanında desenlileri de tercih edin. Bu trendin bir özelliği de uzun paltolar fakat kalıp halinde olanlar değil. AKIŞKAN! HHSADGJDH.. Üstteki tarz pantolonların üstüne giyebilirsiniz. Daha çok uzun boylu insanların giymesini tavsiye ederim diğer türlü.. yani... 

Buyruuoon markalar; Zegna, Armani, Lanvin, Prada.

Bu arada alt başlığın da alt başlığı yapmak istiyorum. Öyle ki beni tanıyanlar atkı sevdamı bilirler. Soğuklar başladığı anda boynumdan atkım düşmez. Bunu erkeklere de tavsiye ederim. Erkek adam üşümez diye birşey yok bal gibi de biliyoruz poponuzun donduğunu. 


Bak eşarp demiyorum atkı diyorum, kalın diyorum hooo kime diyorum. 


Hadi itiraf edin hoşunuza gitti;) Düz renk olmak zorunda değil tabi ki, sevdiğiniz rengin desenleriyle birlikte de takabilirsiniz. Dürüst ol canımı ye. 

Sportifler Bir Adım Öne Çıksın:



Bu lookbooklara baktığımda aklımda sadece şu şarkı çaldı; Movee bitch get out the way. Get out the way bitch get out the way... 

Bu sportif trendini oluşturan parçalar daha çok sörfçü ve kaykaycı bebeler. 
Neden bilmem bana çok sportif stilde erkekler çekici gelmez lakin kendisi gerçekten sporcu değilse. O zaman gerçekten gözümde farklı güzel yerelere geçiyorlar. Tenisçiler falan da mesela.. 


Postlarımda dövmeli insanlar olmazsa olmazlarım... Bu stili bu şekilde de yorumlayabilirsiniz yani üstünüzdekini belinize bağlamaktan korkmayın. Tabi çalışan ve eşofmanıyla pazar yürüyüşüne çıkan
bir babaysanız o ayrı. O zaman itici olabiliyor. 

Bak yazarken şuan fark ettim ki şu yazdıklarım trendler genelde bol kıyafetleri simgeliyor. Tabi Dandy Man kısmını saymazsak. Gerçi onda da üstnüzüdekini bol giyme gibi bir seçeneğiniz var. 


Ben bu trendi sevdim yaeeee :f Adidas eşofmanınızı bir kenara bırakıp böyle yenilikler denemeniz için süper bir fırsat. 



Yazlık kışlık olarak sizin için seçtim. Adidas eşofmanın yanında bence Tigerlarınızı atmadıysanız onları da atabilirsiniz ve biraz yenilik yapıp bilek kısmı uzun üstteki tarz ayakkabılarda şansınızı deneyin. 

Markalar; Givenchy, Alexander Wang, Opening Ceremony.


Yazdığım trendle alakası yok fakat mutlaka gardrobunuzda olması gerekenlere bir ek daha college jacket. Bu ne ara bu kadar moda oldu anlamadım fakat 2011 senesinde başladı sanıyorum. Hoş Amerikada veya yurt dışında ondan önce de modaydı fakat buralarda daha yeni yeni görünüyor. Spor stilinizde olsun, şık stilinzde olsun giyebileceğiniz bir parça. 


Kızlara da erkeklere de aynı derecede çok yakışan bir parça. Almamazlık etmeyin abi deli misiniz. Zor zamanlarınızda giyersiniz en kötü. 

Kutumda Mavi Hissediyorum: 



Doğduğumuzda kızlara pembe erkeklere mavi oda hazırlarlar ya illet olurum onlara fakat şu bir gerçek ki erkeklere de mavi tonları çok yakışıyor be! İster kumaşta olsun ister denimde olsun giyebileceğiniz bir trend. 


Burada olay çok basit; mavinin tonlarını seçeceksiniz. Birçok rengin aksine, siyah gibi bu renkte avantajlı. Örneğin yeşil olduğunu düşünün kurbağa gibi gezersiniz veya beyazda... Ay düşünemedim out of order... .... Markalar için; Dior, Balmain, Armani.

Hazır renklerden konu açılmışken son bir trend daha söylemek istiyorum. Bu sefer stil değil renkle alakalı. Turuncudan kiremit rengine ve sarıya giden bir renk skalası. 


Ohh gözüm gönlüm aydınlandı. Kıyafetlerinizde olmasa bile aksesuarlarınızda bu renkleri kullanabilirsiniz. İşte size renkli olmak için bir fırsat! Özellikle esmerlerde turuncu ve sarı renge bayılıyorum ama sarışınlar veya açık kumrallar üzülmesin onlarda da kiremit rengi çok hoş olur! 


Sarı renkle en güzel gidebilecek renkler gri, kahverengi ve haki yeşili. Benim favorilerim. Turuncu ile gidecekler; koyu lacivert, açık mavi, koyu gri, siyah ve kiremit rengi. Bunu da biryere not alın. Hayır biliyorum şimdi ık mık yapıyorsunuz bir giyseniz çok beğeniceksiniz. Olmadı çağırın beni size yardımcı olayım. Better call Saul! (Breaking Bad'in etkisinden çıkamadım henüz)

Önceki erkeklerle ilgili yazımda referansta isimler vermiştim fakat onların arasından tek bir isim vermek istiyorum yine. Erkek olsam herhalde sürekli blogunu okuyup traş olurdum. Onur Yüksel'i takip etmenizi öneririm. Teknoloji olsun, moda olsun, stil olsun, müzik veya sanat olsun genelde erkeklere yönelik yazıları vardır. Buyurun buradan








Şu renkli çoraplarla yazımı noktalamak istiyorum. Ve beyler bu tarz çorap isteyenler Topman'e koşun. Zevkli işler bunlar, atomu parçalamanızı istemiyorum sonuçta.  

Style Baby